Osmanlı İmparatorluğunun Ege Denizi Adalarını Kaybetme Süreci

 



Bağımsızlığı 24 Nisan 1830 tarihinde masabaşında Düvel-i Muazzama tarafından verilmiş bir devlet olarak doğan Yunanistan, 1947 Paris Antlaşmasına kadar geçen sürede Balkan Savaşı’nda işgal ettiği Kuzey Ege (Adalar) Denizi adalarını saymazsak adaların büyük bölümünün egemenliğini aynı yöntem ile masabaşında kazanmıştır. Elde ettiği adalar sayesinde Anadolu’yu batı yönünden tamamen kuşatan Yunanistan, izlediği uluslararası hukuka aykırı politikalar nedeniyle Türkiye ile arasında halen devam eden karasuları sorununun ortaya çıkmasına neden olmuştur.


Ege Denizi üzerindeki Osmanlı egemenlik sürecini sarsan ilk gelişme 6 Nisan 1821 tarihinde Mora Yarımadası’nda başlayan ‘‘Yunan İsyanı’’ olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu tüm çabalarına rağmen bir türlü bastıramadığı isyan nedeniyle Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan yardım istemiş ve Mısır valisinin oğlunun komutasında gönderdiği donanma ve kara askerleri sayesinde isyan kısmen kontrol altına alınmıştır. Ancak 20 Ekim 1827 günü Navarin Limanı’nda demir yerinde bulunan Osmanlı-Mısır müşterek donanması, Müttefik Filo (Rus, Fransız ve İngiliz) tarafından savaş ilan edilmeden yapılan baskın neticesinde imha edilmiş ve gelişmelerin seyri değişmiştir. Bağımsız Ortodoks Yunanistan’ı destekleyen Rusya’nın 14 Nisan 1828’de Osmanlı İmparatorluğu’na karşı başlattığı savaşı kazanması neticesinde imzalanan barış antlaşması ile 24 Nisan 1830’da Yunanistan’ın bağımsızlığı kabul edilmiştir. İmza edilen antlaşma neticesinde Osmanlı İmparatorluğu, Mora ve Attika yarımadalarının yanında 1470’te egemenliğini sağladığı Eğriboz ve İskiri dâhil Şeytan Adaları ile 1534-1545 arasında fethettiği Kiklad Adaları’nı Yunanistan’a bırakmış, bahse konu adaların dışındaki tüm adalarda Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği teyit edilmiştir.


Adaların kaybında ikinci büyük dalga, 29 Eylül 1911 tarihinde başlayan Trablusgarp Savaşı ile yaşanmıştır. Milli birliğini 1860 yılında sağlayabilen, sömürgecilik yarışında İngiltere ve Fransa’nın gerisinde kalan İtalya, gözünü diktiği Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuzey Afrika’daki Trablusgarp topraklarında kolay zafer umarken sert bir direnişle karşılaşmış ve bu yüzden savaşı Ege Adaları’na taşımıştır. Konumu itibariyle bir deniz imparatorluğu olması gereken ancak deniz hak ve menfaatleri üzerine stratejisi olmayan Osmanlı İmparatorluğu Trablusgarp Savaşı’nda, İstanbulya (28 Nisan), Herke (9 Mayıs), Kerpe, İlyaki, İleryoz, Batnoz, Kilimli (12 Mayıs), Rodos (16 Mayıs), Sömbeki (19 Mayıs) ve İstanköy (20 Mayıs)’ün İtalya tarafından işgal edilmesine engel olamamıştır. Bu işgal hareketinde İtalyan kuvvetleri sadece Rodos Adası’nda karşılarında Osmanlı kuvveti bulmuş, diğer adalarda herhangi bir direnişle karşılaşılmadan işgali tamamlamıştır.


Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ’ın dâhil olduğu Balkan İttifakı’nın başlattığı Balkan Savaşı’nın tehdit ettiği toprakların savunulabilmesi için Osmanlı İmparatorluğu, İtalya ile 18 Ekim 1912 tarihinde Uşi (Lozan) Antlaşması’nı imzaladı. Bahse konu antlaşma ile Trablusgarp ve Bingazi’deki Osmanlı birlikleri geri çekildikten sonra İtalya da adalardaki işgaline son verecekti. Ancak İtalya, Balkan Savaşı’nda adaların Yunanistan tarafından işgal edilebileceği iddiasıyla adaları boşaltmamış ve I. Dünya Savaşı’nda karşı cephede yer aldığı Osmanlı İmparatorluğu’na 22 Ağustos 1915’de Uşi Antlaşması’nın yok hükmünde olduğunu bildirdi.


Balkan Savaşı’na hedefi belli bir deniz stratejisi ile giren Yunanistan, Osmanlı Donanmasını Çanakkale Boğazı’na hapsetmek, Ege Denizi’nde seyrüsefer üstünlüğünü sağlayarak Osmanlı deniz ulaşımını kesmek ve savaşın kaderine doğrudan etki etmek için Megali İdea emelleri doğrultusunda hedefinde olan adaların işgaline öncelik verdi. Bu maksatla ilk hedef Yunan Donanması için ileri üs olarak planlanan Limni Adası oldu. Çanakkale Boğazı’na çok yakın olmasına rağmen sadece üçü subay toplam otuz üç kişinin savunduğu adaya 21 Ekim 1912 günü çıkan Yunan birlikleri, 22 Ekim günü adanın işgalini tamamladı. Limni Adası teslim olmadan evvel başkente çekilen son telgrafta ‘‘Kurtuluş çaremiz donanmamızdır’’ demiştir.


30 Ekim’e kadar Mondros Limanı’nın tahkimatı ile ilgilenen Yunan Donanma Komutanı 31 Ekim’de Gökçeada önlerine geldiğinde adada direnecek ne bir Osmanlı askeri ne de herhangi bir bürokrat olmadığından işgali sessizce tamamladı. Aynı gün tali güçler tarafından Taşoz ve Aya Strati Adaları da direnişle karşılaşılmadan işgal edildi. 1 Kasım’da Semadirek Adası, 4 Kasım’da Psara Adası, 7 Kasım’da Bozcaada, 17 Kasım’da Ahikerya Adası sessiz sedasız işgal edildi. 21 Kasım’da Midilli Adası önlerine gelen Yunan birlikleri adada bulunan Osmanlı Ordusu 18’inci Piyade Alayı 2’nci Tabur birliklerinin sert direnişiyle karşılaşmasına rağmen anakaradan yardım gelmeyince 20 Aralık 1912 günü adayı teslim aldı. 24 Kasım’da Sakız Adası’na çıkarma yapan Yunan kuvveti 18’inci Piyade Alayının 1’inci ve 3’üncü taburları ile az miktarda jandarma ile çarpıştı. Ancak Sakız Adası’nın da kaderi Midilli ile aynı oldu ve anakaradan yardım gelmemesi üzerine ada 3 Ocak 1913 günü Yunanistan’ın eline geçti. Ege Denizi’nde son teslim olan ada 16 Mart 1913 günü Sisam Adası oldu. Görüleceği üzere donanması Çanakkale Boğazı’na hapsolan Osmanlı İmparatorluğu’nda Midilli ve Sakız Adaları dışındaki adalar neredeyse tek bir kurşun atılmadan Yunanistan egemenliğine terk edilmiştir.


I. Balkan Savaşı’na son veren 30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşması adalar sorununun çözümünü Düvel-i Muazzama (İngiltere, Rusya, Fransa, Almanya ve Avusturya-Macaristan) ve İtalya’ya bırakmıştı. Bahse konu devletler 14 Şubat 1914 tarihinde Gökçeada, Bozcaada ve Meis Adası dışında kalan adaları silahlandırmadan, tahkim etmeden ve askeri amaçlarla kullanmamak şartı ile Yunanistan’a veren kararlarını bildirdiler. Osmanlı Hükümeti, 21 Şubat 1914 tarihinde konuyu Yunanistan ikili görüşmeler yoluyla çözmek istediğini açıklamasına rağmen I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla girişim askıya alındı.


I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan ve Sevr dayatması ile karşı karşıya bırakılan Osmanlı İmparatorluğu’nda mevcut durumu kabullenmeyen Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının başlattığı Kurtuluş Savaşı sonucunda 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması ile adalardaki Osmanlı egemenliği tamamen son buldu. Bahse konu antlaşmanın 12’nci maddesinde Yunanistan’a, 15’inci maddesinde ise İtalya’ya bırakılan adalar belirtilmişti. Yunanistan son olarak II. Dünya Savaşı sonrası imzalanan 10 Şubat 1947 tarihli Paris İtalyan Barış Antlaşması’nın 14’üncü maddesi gereği İtalya’dan Oniki Adaları teslim almıştır.

 

 

KAYNAKÇA

 

Ak, Gökhan (2014), ‘‘Ege’deki Hayalet: Türk- Yunan Deniz Sınırı, Durum ve Etkiler’’, CTAD, 10(20), 255-288.

 

Bostan, İdris; Kurumahmut, Ali (2003). Trablusgarp ve Balkan Harplerinde İşgal Edilen Ege Adaları ve İşgal Telgrafları. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.

 

Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Dairesi Askeri Yayınları (1965). Balkan Harbi Tarihi VII. Cilt Osmanlı Deniz Harekâtı 1912-1913. İstanbul: K.K.K. Askeri Basımevi.

 

İnce, Fuat (2013), ‘‘Lozan Barış Antlaşması ve Ege Adaları’’, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S 53, 2013, s. 101-128

 

Küçük, Cevdet (2001), Ege Adalarının Egemenlik Devri Tarihçesi, Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.

 

Mengeş, Yeter (2017), ‘‘İkinci Dünya Savaşı’nda Menteşe (Rodos, 12 Ada ve Meis) Adaları’’, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, XVII/34.

 

Yavuz, Celalettin (2002), Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada ve Kayalıkların Hukuki Statüleri de Dahil Menteşe Adaları (On iki Ada)’nın Tarihine Bir Bakış, XIV. Türk Tarih Kongresi III. Cilt, Ankara-Türkiye, 09-13 Eylül 2002.

 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanuni Sultan Süleyman Döneminde İnce Donanma

İnce Donanma Gemileri - 1

Merhaba